Akdeniz tipi beslenme tarzının en önemli aktörü
Antik çağlardan bu yana sağlık dostu bir ürün olarak zeytinyağından hem hastalıkların önlenmesinde hem de tedavisinde yararlanılmıştır. Arkeolojik kazılarda asklepionlarda, tedavi merkezlerindeki hekim odalarında zeytinyağı konulan bronz kaplar bulunmuştur. Sümerlerin Mezopotamya’da zeytinyağından üretilen sabunu, hijyen ve tedavi amaçlı kullanıldıkları yazılı tabletlerde belgelenmiştir. Hipokrat, Bergama’lı Galenos ve İbni Sina’nın hastalıkların tedavilerinde zeytinyağından yararlandıkları bilinmektedir.
Zengin içeriği ile bağışıklık sisteminin dostu olan zeytinyağı, polifenol bileşiklerden de oldukça zengindir. Aynı zamanda içeriğinde tokoferol yani E vitamini bulunuyor. Zeytinyağı güçlü bir antioksidandır. Bu nedenle günlük hayatta hava kirliliği, çevre kirliliği, stres, sigara, kötü beslenme ve birçok etkinin vücutta yol açtığı serbest radikallerin oluşumunu önlediği ve bu oluşumları yok ettiği biliniyor. Zeytinyağı içerdiği maddeler sayesinde, doğal olarak vücuttaki oksijeni arttırarak kanser, tümör ve romatizmaya karşı vücudun savunma sistemini kuvvetlendiriyor.
Doğal bir besin kaynağı ve antioksidan deposudur. Sızma zeytinyağı, antioksidan görevi gören ve vücudumuzdaki oksidatif stresi azaltan polifenoller içerir. Antioksidanlar bağışıklık sistemimizi geliştirmeye ve güçlendirmeye yardımcı olur, antienflamatuar etkileri ile bilinir ve kalp hastalığı için risk faktörü olabilecek kötü kolesterol seviyelerini düşürür. Sızma zeytinyağı sindirimi düzenleyen en etkili besindir. Kalp damar hastalıklarında etkili olduğu gibi özellikle Akdeniz tipi diyet önerilerinin en güçlü ajanlarından biri zeytinyağıdır. Bu nedenle zeytinyağının mutfaklarda önemli bir yeri olmalıdır.
Günlük beslenmede zeytinyağını doğrudan tüketebileceğimiz gibi kekik, zerdeçal gibi bağışıklık güçlendiricilerle, salatalarımızda ve pişirdiğimiz yemeklerde kullanarak daha sağlıklı bir beslenme alışkanlığı kazanabiliriz.